KAPAK SORUŞTURMASI: SOSYAL BELEDİYECİLİK, KADİR TOPBAŞ
İBB'nin Belediyecilik anlayışındaki "Sosyal Belediyeciliği" Başkan Kadir TOPBAŞ ile konuştuk.
Kadir TOPBAŞ:"Sosyal Belediyecilik Anlayışımız; Küresel Gerçeklerin Kavranması ve Buna Uyumlu Politika Üretilmesinin Yanında Tarihi ve Kültürel Kodlarımızdan Aldığımız İlhamın Bir İfadesidir."
Sayın başkan, "Sosyal Belediyecilik" deyince ne anlamalıyız, sizin düşüncelerinizi dinlesek...
Sosyal belediyecilik, kamu hizmetlerine sosyal karakter kazandıran, kentlilerin sosyal durumları ile yakinen ilgilenen ve onlara sosyal destek sağlayan bir anlayıştır.
Bu anlayış günümüz demokrasilerinde vatandaşların devlet kurumlarından ve yerel yönetimlerden beklentilerinin artmasının tabiî sonucudur. Sosyal belediyecilik bu beklentileri en iyi şekilde karşılamayı amaçlayan bir hizmet yöntemidir. Bu bakış açısı ile hizmet veren bir yerel yönetim, kentlilerin isteklerini sadece yol, su ve kanalizasyondan ibaret görmez. Bunların yanı sıra kent sakinlerinin sosyal, kültürel, sportif ve benzeri ihtiyaçlarını da mutlaka dikkate alır ve gerekli hizmeti sunar.
Bugün genelde Türkiye'nin, özelde ise istanbul'un en önemli avantajı, ülkemizin bu anlayışa sahip olan AK Parti Hükümeti tarafından yönetilmesidir. Sayın Başbakanımızın istanbul Belediye Başkanlığı dönemindeki uygulamalarının belediyecilikte bir ekol haline geldiğini hepimiz biliyoruz. Kendisi bugün de ülkemizin başbakanı olarak yaptığı yerel yönetim reformlarıyla başta istanbul olmak üzere tüm kentlerimizin önünü açmaya devam etmektedir.
Sayın Başbakanımız ve AK Partili yerel yönetimlerin sosyal belediyecilik anlayışına bu kadar önem vermesi, sadece bu ekolün küresel gerçekleri kavramasından ve buna uyumlu politikalar üretmesinden kaynaklanmıyor. Bizler için bundan daha önemli bir başka husus ise ülkemizde sosyal belediyecilik anlayışının tarihî ve kültürel derinliğinden aldığımız ilhamdır.
Bu tarihî ve kültürel derinliğin ne olduğunu anlamak için öncelikle Osmanlı şehirciliğinin Batı'dan farklı bir gelişim çizgisi izlediği görmek gerekiyor. Bizde belediye hizmetleri oldukça eski ve köklüdür. Vakıflar şehirlerin sorunlarının çözümünde hayatî önemde rol oynayan kurumlar olarak yüzyıllarca varlıklarını sürdürmüşlerdir. Loncalar ve esnaf teşkilatları şehrin meselelerinin çözümünde önemli roller üstlenmişlerdir. Bunlar, çarşı-pazarın düzen ve prensiplerini, iş ahlakını, yaptırımları belirleyen ve uygulayan kuruluşlardı. Bu anlamda Darülaceze gibi, Darüşşafaka gibi müesseseler insana hizmetin bizdeki somut örnekleridirler.
Bakınız, istanbul'un fethinin hemen ertesi günü Hızır Çelebi, Fatih tarafından bir belediye başkanı olarak kent yönetimine atanıyor. Hızır Çelebi, göreve başladığı andan itibaren "insanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır." düsturuna uygun bir hizmet anlayışını gelenek hâline getiriyor.
Bu tarihi olay, bizim kent ve belediyecilik konularına bakışımızın özünü teşkil ediyor. Batı'da ise böyle bir anlayış bizden ancak 400 yıl sonra, bir başka ifade ile 19. yüzyılda ortaya çıkıyor.
Yakın tarihimizde, özellikle de 1994 yılından başlayarak, ülkemizde belediyeciliğin sosyal boyutunun öne çıktığı bir döneme tanık oluyoruz.
Bu dönemden itibaren tarih boyunca kentlerimizde derin medeniyet izleri bırakan, garip gurebanın elinden tutan, birlik ve berberlik içinde toplum bilinci oluşturmaya önem veren sosyal belediyecilik anlayışının yeniden canlandığını ve kurumsallaştığını görüyoruz.
Bugün istanbul Büyükşehir Belediyesi çatısı altında her yıl yüz binlerce vatandaşımıza hizmet veren Kadın Koordinasyon Merkezi, İSMEK, İSÖM, İMSEM, SAĞLIK A.Ş., SPOR A.Ş., sosyal tesislerimiz ve köşklerimiz gibi kurumlar bu kurumsallaşmanın en somut, en canlı örnekleridir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ülkemizin en büyük kenti.. Dünyanın da sayılı metropollerinden biri.. Böyle olunca bu şehrin ve yönetiminin sosyal Politika alanında belediye yüklediği misyon ve vizyon da önem kazanıyor. Bu noktada İBB'nin misyonu ve vizyonu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
istanbul Büyükşehir Belediyesi olarak belediyeciliği, "fen ve imar işleri" ile birlikte sosyal hizmet boyutunu da içeren bütünsel bir idarî mekanizma olarak görüyoruz. Bu bakış açısı ile bütçe hazırlamadan sosyal yardımlara, spordan eğitime kadar her alanda hassas ve ayrıntılı bir hizmet programı takip ediyoruz. Gayemiz bu şehirdeki yaşam kalitesini arttırmak, muhtaçlara yardım elini uzatmak, kadınlara ve gençlere aktivite alanları kazandırmak ve onların geleceğe ümitle bakmalarını sağlamaktır.
İşte biz istanbul'u bu vizyon ve misyon ile yönetiyoruz. Bu vizyon ve misyonun gereklerini yerine getirmek için yerel hizmetleri verimli ve etkili bir yönetim anlayışı ile sunmayı temel prensip olarak benimsiyoruz. istanbullulara ayrımcılık yapmadan, herkesin hakkını gözeterek hizmet ediyoruz. Çalışmalarımızı açık ve şeffaf bir şekilde yürütüyoruz.
Günümüzde dünyanın her yerinde insanlar yoğun bir şekilde kentlere akın ediyor. Araştırmalar 1950 yılında nüfusu 1 milyonu aşmış kentlerin sayısını 83 olarak gösteriyor. Bugün bu rakam 441'i bulmuştur. Bu hızlı kentleşme, yerel yönetimleri demokratik, iktisadî ve kültürel gelişmenin sağlanmasında hayatî önemde bir noktaya taşımıştır.
Biz de bir vakum etkisiyle insanları cezbeden, nüfusu sürekli ve hızla artan istanbul'un sorunlarının çözülmesinde dünyada meydana gelen bu gelişmeleri takip ediyoruz. Bu gelişmelerden çıkardığımız sonuçlara dayanarak kendi çözümlerimizi üretiyoruz.
Bu anlamda biz, başta istanbul olmak üzere büyük şehirlerimizin sorunlarının çözülmesi için, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının daha da artması gerektiğine inanıyoruz. istanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, istanbul'un trafik ve güvenlik meselelerine de talip olduğumuzu, bu alanlarda mevcut sorunlara çözüm getirebileceğimizi ifade ediyoruz.
Peki, sosyal politika alanlarından hangilerini önceliyorsunuz İstanbul olarak...
istanbul Büyükşehir Belediyesinin izlemekte olduğu sosyal politikalar istanbul'un ve istanbulluların talep, beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda kısa ve uzun vadeli politikalar olarak uygulamaya sokulmaktadır. istanbul'un hiçbir sorununu bir başkasından daha önemsiz görmüyoruz. Bu çerçevede gerek sağlık, gerek sosyal hizmetler, gerekse eğitim alanlarında Büyükşehir Belediyemizin yatırımları ve çalışmaları dönemimizde çok büyük bir ivme kazanmıştır.
Dar gelirli yoksul vatandaşlara yardımlar, öğrencilere karşılıksız eğitim yardımları, mesleksiz kişilere beceri ve meslek kazandıran eğitim faaliyetleri, genel sağlık taramaları, evde bakım hizmetleri, düşkünlere barınma imkânı sağlama gibi birçok alanda belediye hizmetlerimiz başarılı bir şekilde yürütülmektedir.
Biz şunun bilincindeyiz; yol, kavşak ve altyapı çalışmalarımız biraz gecikebilir, bu gecikmeyi telafi edebiliriz. Ancak insanı ihmal edemeyiz, insanı ihmal etmenin telafisi mümkün değil. Biz Edebali Hazretleri'nin Osman Gazi'ye vasiyetinde ifade edildiği gibi, "insanı yaşat ki, devlet yaşasın." diyen bir anlayışı hayata geçirmeye gayret ediyoruz.
Sosyal politikalara, yani insana yatırım anlamına gelen hizmetlere büyük önem veriyoruz. Bunun içindir ki, Sayın Başbakanımızın başlattığı Meslek Edindirme Kursları, bugün sayısı 150 bine ulaşan kursiyerleriyle önemli bir noktaya gelmiştir. Buradan meslek sahibi olanlar, kendi işlerini kuranlar var. Bilhassa kadınlarımızın bu kurslarda gösterdikleri katılım ve başarıları bizleri çok sevindirmektedir.
Bir de sağlık hizmetleri var.. Belediyenin temel sosyal politika faaliyetleri içerisinde sağlık hizmetlerinin yeri nedir?
İstanbul halkına çok geniş bir yelpazede hizmet üretiyoruz. istanbul Büyükşehir Belediyesi olarak sağladığımız sağlık hizmetlerinden yılda yüz binlerce kişi faydalanıyor. Sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamayan hasta, yoksul, özürlü, yaşlı, kimsesiz, çocuk ve kadınlar için temel sağlık hizmetleri sunuyoruz. istanbul genelinde, Tıp Merkezlerimizle, Sağlık Danışma Merkezlerimizle, Kadın Sağlığı Merkezlerimizle, Tabipliklerimizle, iSÖM ile, Kayışdağı Darülaceze Tesislerimizle halkımıza hizmet götürüyoruz. Ayrıca, Evde Sağlık Hizmetleri, Kadın Sağlığını Koruma Projesi, Yaşlı Sağlığı Hizmetleri, Okul Sağlığı Taramaları gibi uygulamaya koyduğumuz sağlık projelerimizle halkımıza hizmet veriyoruz.
2004'te 5 olan Kadın ve Aile Sağlığı Merkezlerinin sayısını Mart 2005'te 17'ye, Aralık 2006'da 30'a çıkardık. Bu merkezlerde istanbullu kadınlara ücretsiz sağlık hizmeti sunuyoruz. Bugün 30 Kadın Sağlığı Merkezimiz tüm istanbullulara hizmet veriyor. Kadın ve Aile Sağlığı Birimlerinde bugüne kadar 150 bin kadına muayene hizmeti verildi. 185 bin kişiye kemik erimesi taraması yapıldı. Merkezlerde 2005 yılından bu yana 85 bin kişiye eğitim ve danışmanlık hizmeti verildi.
Evde Sağlık Hizmeti Projesi ile fakir ve muhtaç hastalara evlerinde sağlık hizmeti veriyoruz. Bu çerçevede 3 yılda yaklaşık 720 bin kişiye evde sağlık hizmeti sunduk.
Şehir hayatının zorluklarını en üst düzeyde yaşayanların, engelli vatandaşlarımız olduklarını biliyoruz. istanbul'da 1 milyon civarında engelli hemşehrimiz yaşamaktadır. Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını bir nebze olsun hafifletmek ve imkânlar dâhilinde çözmek için çalışıyoruz. istanbul için uygulamaya koyduğumuz tüm proje ve yatırımları engelli, çocuk ve yaşlı vatandaşlarımızı dikkate alarak dizayn ediyoruz.
iSÖM'de özürlülere yönelik hizmetlerimizden 100 bin aile yararlanmaktadır. Aralık ayında istanbul'da mevcut 7 adet özürlüler merkezine 4 yeni özürlüler merkezi daha ekledik. Bugün 11 özürlü merkezinde özürlü kardeşlerimize hizmet veriliyor.
Eğitimin de önceliklendiği belli. Eğitimle ilgili faaliyetlerinizden de bahseder misiniz?
Eğitim sosyal politikalarımızı hayata geçirdiğimiz önemli bir alandır. istanbul Büyükşehir Belediyesi geçtiğimiz üç yılda eğitim-öğretim yatırımları açısından son derece verimli bir dönem geçirmiştir.
Bu dönemde okullarımıza görülmemiş büyüklükte yatırımlar yaptık. Sayın Başbakanımızın destek ve işaretleri ile "120 okula 120 kapalı spor salonu" projesini hayata geçirdik. Bu projede hedefimiz 200 okula spor salonu kazandırmaktır.
İstanbul'daki okullarımızın hemen tamamının önemli ihtiyaçlarını karşıladık. Okullarımıza fen, fizik ve kimya labaratuvarı, sosyal etkinlik sınıfı, Atatürk köşesi, ses düzeni gibi donanımlar sağladık. Ayrıca okullarımızın bakım ve onarım ihtiyaçlarını da karşılıyoruz.
Bütün bu yatırım ve çalışmaları gerçekleştirirken, gençlerimizi ve öğrencilerimizi de unutmadık. Yardımlarımızla, eğitim-öğretim yolculuğunda onlara destek olduk. istanbul Büyükşehir Belediyesinin eğitim yardımları artık uzun yılları ardında bırakmış bir gelenektir. Göreve geldikten sonra eğitim yardımlarımızın hem miktarını hem de ulaştığı kitleyi büyüttük.
Geçtiğimiz yıl 30 bin şehit çocuğu, yetim ve öksüz ilköğretim ve lise öğrencisi ile 37 bin 500 üniversite öğrencisine eğitim yardımı yaptık. Bu yıl tam 44 bin üniversite öğrencisine eğitim yardımı yapıyoruz.
Eğitim yardımlarımızı hayata geçirirken başarıyı kıstas alıyoruz, başarıyı ödüllendiriyoruz. Bu anlamda OKS ve ÖSS'de ilk 100'e giren öğrencilerimize ödül verdik.
Kadınlara ve gençlere yönelik sosyal politikalarınız nelerdir?
Toplumun çekirdeği aile, ailenin temel direği ise kadınlarımızdır. Biz bu bilinçle kadınlarımızın toplumdaki yerini güçlendirmek için Kadın Koordinasyon Merkezini kurduk.
Merkezimiz göç eden ailelerin şehre uyum sorunlarına çözümler üretmektedir. Sosyal güvenceleri olmadığı için temel sağlık hizmetlerinden yararlanamayan yoksul ve muhtaçların sağlık sorunlarını gidermektedir. Kadınlar için ihtiyaç duydukları çeşitli alanlarda kurs ve eğitim seminerleri düzenlemektedir. Okullarını maddi imkânsızlıklar nedeni ile sürdüremeyecek durumda olan genç kızlarımıza ve çocuklarımıza eğitimden kopmamalarını sağlayıcı yardımlarda bulunmaktadır.
Örneğin iSMEK çatısı altında yürüttüğümüz faaliyetlerden ağırlıklı olarak kadınlarımız faydalanıyorlar.
Kadınlarımızın yanında gençlerimizin sorunlarına ve ihtiyaçlarına da duyarlılık gösteriyoruz. Avrupa'nın en genç ve dinamik nüfusuna sahip olan ülkemizde gençlerimiz maalesef önemli tehditlerle karşı karşıyadır. Her geçen gün, gazete ve televizyonlarda gençliği hedef alan vakaları takip ediyoruz. Okullarda gençler arasında şiddet olaylarının artışına işaret eden gelişmeler, uyuşturucu kullanımının çok küçük yaşlara kadar indiğini belirten haberler, tehlikeyi haber veriyor.
Öte yandan teknolojinin kötü amaçlarla kullanılması gerçeğiyle de karşı karşıyayız. Gençlerimizin çağı ve bilgiyi yakalamasının en önemli araçlarından biri olan internet, kötü amaçlar için kullanılıyor. Üzülerek ifade ediyorum ki, televizyonlarımızda da sadece gençlerimizi değil bütün aile kurumumuzu tehdit eden yayınlar yapılıyor. Millî ve manevi değerlerimizle uyuşmayan, alkol ve uyuşturucu gibi toplum sağlığını tehdit eden unsurların sıklıkla televizyon dizilerinde yer aldığına şahit oluyoruz.
Bu tehlikelere karşı gençlerimizi yararlı etkinliklere yönlendirmemiz, onlara aktivite alanları sağlamamız gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi olarak gençlerimizin yararlı aktivitelere yönelmesi için gerekli imkânları sunuyoruz.
Başta gençlerimiz olmak üzere her yaştan hemşerimizin spor yapması için 17 spor kompleksimizde 3 milyon 500 bin insanımıza sporun her dalında hizmet veriyoruz. Ayrıca açtığımız Yaz Spor Okulları'nda her yaz yaklaşık 16 bin çocuğumuz sporun farklı branşları ile tanışıyor.
Sporun kitleselleşmesi ve amatör sportif ruhun gelişmesi için "Her ilçeye Bir Spor Tesisi "sloganıyla yola çıktık. Fatih, Kartal, Gazi Mahallesi, Nurtepe ve Küçükçekmece'ye dev spor kompleksleri yapacağız. Ümraniye ve Pendik'e yüzme havuzu, Silivrikapı'ya ise buz pateni salonu inşa edeceğiz. Yine bu anlayışla bir "spor üssü ve yaşam merkezi" niteliğindeki Cebeci Spor Kompleksini inşa ettik.
Son iki yılda şehrimizde bulunan 700 amatör kulübe toplam 8 milyon YTL destek sağladık.
istanbul Büyükşehir Belediyesi olarak desteklediğimiz sporcular, dünya çapında birçok başarılar elde etti. Milletçe göğsümüzü kabartan sporcular yetiştirdik. Büyükşehir Belediyesi çatısı altında spor yapan bu gençlerimiz uluslararası yarışmalarda ülkemize çok değerli madalyalar kazandırdılar.
Bugün istanbul Büyükşehir Belediyesinin spor alanındaki etkinlikleri Türk sporu için, gençlerimiz için önemli bir güvencedir.
İBB'yi sosyal belediyecilik bağlamında diğer dünya beled iyeleriy le karşılaştırdığınızda başarılı buluyor musunuz?
Evet, buluyorum. Çünkü biz, istanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, yaklaşık 10 milyar dolarlık bir bütçe ile 5220 kilometrekareye yayılmış, 15 milyon nüfuslu dev bir megapole hizmet ediyoruz.
Bir yandan göçten ulaşıma, kentsel dönüşümden çevreye kadar, kentin birçok sorununu çözmek için 365 gün 24 saat çalışıyoruz.
Diğer yandan her türlü altyapı sorunu zamanında çözülmüş Moskova, Londra, New York gibi dünya kentleri ile yarışıyoruz.
Bu yarışta, bizle rekabet eden Moskova 35 milyar dolarlık, New York 53 milyar dolarlık ve Londra ise 20 milyar dolarlık bir bütçe ile yer alıyor.
Açıkçası bu tabloda dünya başkentleri ile rekabet eden ama onlarla aynı imkâna sahip olmayan bir istanbul var. Fakat bütün bu sorunlara rağmen istanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmayı başarabiliyor. Yine turizm, kongre, fuarcılık, ticaret ve spor konularında dünyanın dikkatini çeken atılımlar yapabiliyor.
Yukarda da değindiğim gibi sağlıktan eğitime, sosyal yardımlardan spora kadar çok çeşitli alanlarda hayata geçirmiş olduğumuz, istanbul'da ve istanbul dışında milyonlarca insanımıza ulaşan sosyal belediyecilik uygulamaları, başarı değil de nedir?
Sayın Başbakanımız'ın 1994 yılında uygulamaya başlattığı belediyecilik anlayışı, halkımızın büyük teveccühünü kazanmıştır. Daha sonra yapılan yerel ve genel seçim sonuçları, bu uygulamanın başarılı olduğunu açıkça göstermektedir. AK Partili belediyeler bu anlayışın takipçisidirler. istanbul Büyükşehir Belediyesi olarak bizim son üç yılda hayata geçirdiğimiz proje ve yatırımlar bunu ortaya koymaktadır.
Merkezî idare ve belediyeler sosyal politika alanında nasıl bir görev paylaşımı ve işbirliği yapmalıdırlar? Bu çerçevede sivil toplum kuruluşlarının yeri ne olmalıdır?
Hükümetimiz yerel yönetimler alanında ileri adımlar atmıştır. Merkezi idare ile yerel idareler arasında görev ve kaynak paylaşımı yerel yönetimlerin görev ve sorumlulukları artırılacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Yerel yönetimler insan kaynakları ve mali kaynaklar açısından güçlendirilmektedir. Kamu yönetiminin güç ve yetkilerinin merkezde toplanması yerine, olabildiğince fazla yetki, görev ve fonksiyonlar yerel yönetimlere devredilmektedir. Yerinden yönetim esası benimsenmektedir.
Ekonomik verimlilik, mali adalet, siyasal sorumluluk ve idari etkinlik kriterleri merkezî idare ile belediyeler arasındaki işbirliğinin belirleyici unsurlarıdır.
Bu çerçevede şekillenen merkezî idare ve belediyeler arasındaki görev paylaşımı sosyal belediyecilik anlayışını öne çıkarmaktadır.
Sosyal belediyecilik, mahallî idareye sosyal alanlarda planlama ve düzenleme işlevi yükleyen, bu çerçevede kamu harcamalarını sosyal amaçlara kanalize eden bir modeldir. Bu sosyal amaçlar konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsamaktadır.
Şunu da belirtmek gerekir ki demokrasi yalnızca bir seçme ve seçilme rejimi değil, aynı zamanda bir katılma ve işbirliği mekanizmasıdır. Dolayısıyla sosyal politika alanı yalnızca merkezî idare ile belediyelerin aktif rol aldığı bir alan değildir. ilgili sivil toplum kuruluşları da katılımcı bir ruhla, bu konuda merkezi idare ve yerel yönetimlerle işbirliği yapmalıdır. Biz bu düşünce ile hareket ediyoruz. Yaptığımız çalışmalarda merkezî yönetim ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapıyoruz.
Türkiye'de sosyal belediyeciliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Sosyal belediyecilik anlayışı ülkemizde dünyadaki örneklere paralel olarak her geçen gün daha da güçlenmektedir.
Ülkemizde yerel yönetimlerin konut, sağlık, eğitim gibi alanlarda önemli roller üstlenmiş olması bunun en açık göstergesidir. Yakın gelecekte yerel yönetimlerin bu alanlarda görmekte olduğu fonksiyon daha da artacaktır. Bunu bir zorunluluk olarak görüyorum. Çünkü anayasamızda tanımlanmış olan "sosyal devlet" ilkesi ancak sosyal belediyecilik anlayışı ile hayata geçirilebilir.
Son olarak, okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
istanbul için 365gün 24 saat prensibi ile çalışıyoruz. Bu şehre dev yatırımlar yapıyor, şehrin mevcut sorunlarına çözümler getiriyoruz. Yaptığımız çalışmalarla geleceğin istanbul'unu bir kültür, sanat, turizm, ticaret ve kongre merkezi olarak yeniden kurguluyoruz.
Ancak özlediğimiz, hayal ettiğimiz istanbul'a, bütün bu çalışmaların ötesinde, halkımızın ve sivil toplum kuruluşlarının katkıları ile ulaşabileceğimizin altını özellikle çizmek istiyorum. istanbul'da yaşama kültürünün ve kentlilik bilincinin gelişip yaygınlaşmasının kentsel yatırımlar kadar, belki onlardan da önemli olduğunu belirtmek istiyorum.
Bu vesileyle tüm okuyucularınızı en içten duygularımla selamlıyorum.
Sosyal Politikalar Dergisi'nden alınmıştır